İçeriğe geç

Kanun hükmünde kararname kaldırıldı mı ?

Kanun Hükmünde Kararname Kaldırıldı Mı? Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Üzerine Bir Siyaset Bilimci Analizi

Güç ve toplumsal düzen üzerine düşünürken, çoğu zaman bir soruyla karşılaşırız: Kim, neyi, nasıl ve ne zaman yönetiyor? Bu sorunun ardında yatan güç ilişkileri, ideolojik tercihler ve toplumsal yapılar, siyaseti şekillendiren unsurlardır. Bu yazıda, bir dönemin tartışmalı uygulamalarından biri olan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) üzerinden siyasal bir analiz yapacağız. KHK’lar, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve güç ilişkileri bağlamında ciddi soruları gündeme getirirken, toplumsal cinsiyet ve vatandaşlık anlayışlarını da derinlemesine irdelemek gerekir. Peki, gerçekten KHK’lar kaldırıldı mı? Yoksa iktidar, eski yönetim biçimlerini güçlendiren yeni araçlar mı buldu?

Kanun Hükmünde Kararname Nedir?

Kanun Hükmünde Kararname (KHK), Türkiye’de yürütme yetkisinin kullanıldığı, yasama organının (TBMM) onayı olmadan çıkartılabilen yasal düzenlemelerdir. Anayasada, olağanüstü hallerde veya bazı özel durumlarda Cumhurbaşkanının bu yetkiye sahip olduğu belirtilir. KHK’lar, pek çok alanda yasaların yerine geçebilir, dolayısıyla yasama yetkisini de devralmış olur. Ancak, KHK’ların yaygın olarak kullanılması, Türkiye’deki hukuk devleti anlayışını zedelemiş ve demokratik denetim mekanizmalarının zayıflamasına yol açmıştır.

KHK’ların Kaldırılmasının Ardındaki İktidar Mücadelesi

İktidar, her toplumda olduğu gibi, devletin organları arasında sürekli bir mücadele halindedir. KHK’lar, bu mücadelenin önemli araçlarından biri olmuştur. Erkek egemen güç ilişkilerinin yoğun olduğu bir yapıda, KHK’ların uygulama alanı genişledikçe, toplumsal düzeni şekillendiren gücün kimin elinde olduğuna dair yeni sorular ortaya çıkmıştır. Özellikle 2016’daki darbe girişimi sonrasında, Türkiye’de OHAL (Olağanüstü Hal) ilanı ile KHK’lar oldukça yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. İktidarın elindeki bu araç, merkeziyetçi bir yönetim anlayışını güçlendirmiştir. Peki, bu durum demokratik denetim mekanizmalarını nasıl etkilemiştir?

Buradaki asıl soru şu: KHK’lar kaldırıldığında, gerçekten demokratikleşme adına bir adım mı atılmıştır, yoksa gücün merkeziyetçi bir yapıda kalmasını sağlayan yeni araçlar mı devreye girmiştir?

Kadınların Demokratik Katılımı ve KHK’ların Toplumsal Etkisi

KHK’ların kaldırılmasının toplumsal cinsiyet bağlamında da ciddi etkileri olmuştur. Erkeklerin çoğunlukla stratejik ve güç odaklı bakış açılarıyla siyaset yapma eğiliminde olduğu bir toplumda, KHK’lar gibi olağanüstü yönetim araçları, kadınların demokratik katılımını kısıtlayan bir güç dinamiği yaratmıştır. Kadınlar, genellikle güç ilişkilerinin dışına itilmiş, karar alma süreçlerinden uzaklaştırılmıştır. KHK’lar, özellikle sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini sınırlamış ve kadın hakları mücadelesini engelleyen bir araç olarak kullanılmıştır.

Ancak kadınlar, bu durum karşısında sadece mağdur olma durumunda değillerdir. Kadınların toplumsal katılımı, ancak halkın gücünü elinde tutan iktidarın stratejik tercihleriyle değil, demokratik katılım süreçlerine daha fazla dahil olmalarıyla mümkündür. Bu bağlamda, kadınların toplumsal etkileşim odaklı bakış açıları, hem toplumsal düzeydeki eşitsizliklere karşı bir direniş noktası oluşturmuş, hem de demokrasi mücadelesinde daha geniş bir dayanışma zemini yaratmıştır.

Kurumsal Yapı ve Demokrasi

Kurumsal yapılar, demokrasinin temel taşlarındandır. KHK’ların sürekli bir biçimde kullanılması, Türkiye’de kurumsal yapının ne kadar sağlam olduğuna dair şüpheler uyandırmıştır. Hukuk devleti, yasama, yürütme ve yargı arasında belirli denetim mekanizmaları ile işlerken, KHK’lar bu denetim süreçlerini ortadan kaldırmıştır. İktidarın tek elden uyguladığı kararlar, toplumsal düzeyde kurumların gücünü zayıflatmış, kamu gücünün daha da merkezileşmesine yol açmıştır. Peki, KHK’ların kaldırılması bu yapıyı düzeltmek için yeterli bir adım mıdır? Her şeyin tek bir noktada toplandığı bir yapıdan, çok merkezli ve demokratik denetim mekanizmalarının işlediği bir yapıya geçiş mümkün müdür?

Vatandaşlık ve KHK’lar: Demokrasiye Geçişin Bedeli

Vatandaşlık, sadece bir ülkenin vatandaşı olmak değil, aynı zamanda bu devletin dinamiklerine katılma, görüş belirtme ve hakları savunma anlamına gelir. KHK’ların sürekli olarak uygulanması, vatandaşların karar alma süreçlerine katılımını engelleyen bir bariyer oluşturmuştur. Demokrasiye geçişin bedeli, her zaman güç ilişkileri ve toplumsal eşitsizliklerle iç içe olmuştur. Peki, KHK’ların kaldırılması, vatandaşların haklarını yeniden kazanmasını sağlayacak mı, yoksa iktidar, toplumsal düzeni yeniden şekillendirmek için başka stratejik adımlar mı atmıştır?

Sonuç: KHK’lar Kaldırıldı mı? Gerçekten Demokrasiye Geçiş Mümkün Mü?

Kanun Hükmünde Kararnamelerin kaldırılmasının ardından, Türkiye’de merkeziyetçi yönetim anlayışının sona erdiğini söylemek henüz mümkün değildir. KHK’lar, iktidar için etkili bir yönetim aracıdır ve güç odakları hala bu aracı kullanma eğilimindedir. Ancak, toplumsal düzeyde, kadınların, vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının daha fazla katılım gösterdiği bir toplum yapısının inşası için önemli adımlar atılabilir. KHK’ların kaldırılması, sadece hukuki bir değişiklik değil, toplumsal yapının, kurumsal düzenin ve güç ilişkilerinin yeniden şekillendiği bir dönemin başlangıcıdır.

Provokatif Sorular:

  • KHK’ların kaldırılması, gerçek bir demokratikleşme sürecinin önünü açtı mı?
  • Güç odaklarının stratejik tercihleri, toplumsal eşitsizliği ne kadar etkiler?
  • Vatandaşlar olarak, bizler gerçekten karar alma süreçlerinde daha fazla yer alabiliyor muyuz?

Kaynaklar:
– Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
– Siyaset Bilimi ve Demokrasi Kuramları
– Toplumsal Cinsiyet ve Siyaset Literatürü

Etiketler: #KHK #demokrasi #siyasetbilimi #vatandaşlık #toplumdüzeni #güçilişkileri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
403 Forbidden

403

Forbidden

Access to this resource on the server is denied!